Kayıtlar

ÖNE ÇIKAN YAYIN

BAŞKOMİSER ENGİN SEVER’İN SİDNEY’DE ŞEHADETİ

Şehit Başkomiser Engin Sever, 1 Ocak 1951’de İstanbul’da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra, 1966 yılında Polis Koleji sınavlarını kazanarak polislik yolunda ilk adımını attı. 1972’de Polis Enstitüsü’nden mezun oldu ve İstanbul’da göreve başladı. Türkiye için çok zor yıllardı… Kardeşin kardeşi katlettiği, kahvelerin taranıp bombalandığı, mahallelerin “kurtarılmış bölge” ilan edildiği karanlık günlerden geçiyorduk. İşte o yıllarda, görev bilinci ve vatan sevgisiyle tanınan Engin Sever, çalışkanlığıyla kısa sürede dikkatleri üzerine çekti. Her olayın izini sabırla sürer, failleri adaletin önüne çıkarırdı. Onun adı, suçlular için korku; mazlumlar için umut; halk için güven demekti. Görevdeki kararlılığı, sert mizacı, disiplin anlayışı, mesleğe olan bağlılığı ve vatanına duyduğu sevgi, onu meslektaşları arasında örnek bir polis, halkın gözünde ise gerçek bir kahraman haline getirdi. 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle Türkiye olağanüstü bir döneme girdi. Meclis kapatıldı...

ŞEHİT BAŞKOMİSER ÇAPAN DEDE KOCA’NIN ÖLÜMSÜZ SADAKATİ

1954 yılında Aksaray’da dünyaya gelen Çapan Dede Koca, daha çocuk yaşlarda iş sorumluluğu ve çalışma ahlakıyla yoğruldu. Selçuklu’nun kadim izlerini taşıyan Aksaray, onun karakterine hem tarihi bir derinlik hem de vatan sevgisi kattı. 1966’da Polis Koleji’nin kapısından içeri adım attığında, yalnızca bir meslek seçmiyor; aynı zamanda hayatının geri kalanını şekillendirecek bir yolculuğu kabul ediyordu. Disiplinli eğitimi, zorlu dersleri ve yüksek görev bilinciyle geçen bu yıllar, onun kimliğini adım adım inşa etti. 1972’de Polis Enstitüsü’nden mezun olduğunda artık polis üniforması onun için sadece bir giysi değil, benliğinin ayrılmaz bir parçasıydı. Bu üniforma, ona gurur olduğu kadar sorumluluk da yüklüyor; halk için, vatan için, adalet için yaşamayı öğretiyordu. Mesleğine olan sevgi ve saygısı, hayatının her anına sinmişti. Görevdaşları onu yalnızca bir amir değil, aynı zamanda bir ağabey, bir dost olarak tanıyordu. Çapan Dede Koca’nın hayatı, görev bilinciyle örülmüş bir yolculuktu...

GÜROYMAK’TA ŞEHİT DÜŞEN KAHRAMAN POLİSLERİ UNUTMAYACAĞIZ

İstiklal Harbi’nin çetin günlerinde, işgalci güçlerin ve yerel işbirlikçilerin oyunları henüz hafızalarda tazeyken, Güroymak bu kez terör örgütü PKK’nın karanlık emellerinin gölgesinde yeni bir fırtınaya savruldu. Olağanüstü hal uygulamalarının ağır şartlarıyla örülü, sabrın ve direncin sınandığı zorlu bir dönem yaşanıyordu. Terör örgütü PKK, köylere saldırıyor; genç yaşlı, kadın erkek ayırt etmeksizin katliam yapıyor, yollara mayın döşüyor ve ağır makinalı tüfeklerle kentlere saldırıyordu. 18 Ekim 2011 Salı günü, Güroymak-Hizan karayolunun Aşağı Kolbaşı köyü yakınlarındaki köprünün menfezini tuzakladılar. Saat 16:10 sularında, zırhlı polis aracı geçerken uzaktan kumanda ile patlattıkları C4 cinsi mayın büyük yıkıma yol açtı. Patlamanın etkisiyle yaklaşık 5 tonluk enerji ve yüksek ısı açığa çıktı. Olay yerine intikal eden güvenlik ekipleri bir yandan sağlık görevlileriyle yaralılara müdahale ederken diğer yandan Bitlis/Güroymak İlçesi kırsal alanını kontrol altına aldılar. İlk inceleme...

ŞEHİT KOMİSER YARDIMCISI MEHMET ÖNCÜL’E VEFA VE MİNNETLE

Türkiye’nin huzurunu, milletimizin birlik ve beraberliğini hedef alan karanlık eller; 23 Kasım 1992 Pazartesi sabahı Nazilli’de bir kez daha sahneye çıktı. O sabah güneş, diğer sabahlardan farklı doğdu. Çünkü milletinin güvenliği için yaşayan bir yiğit, Komiser Yardımcısı Mehmet Öncül, hain PKK pususu sonucu şehadete yürüdü. Bu yürüyüş, bir insanın hayatının sonlanmasından ibaret değildi; bir bayrağın şerefi, bir vatanın bağımsızlığı ve bir milletin onuru uğruna verilen en kutlu bedelin adıydı. Şehit Komiser Yardımcısı Mehmet Öncül için polislik, bir meslek, bir memuriyet, bir görev tanımlaması değildi. O üniformayı her giydiğinde, Türk milletinin yüz yıllardır koruduğu haysiyetin ve istiklalin bir temsilcisi olduğunun bilincindeydi. Polis kimliğinde yazan unvandan önce, yüreğinde taşıdığı iman, sadakat ve sorumluluk vardı. O, devletin vakarını, milletin namusunu ve ay-yıldızlı bayrağın şanını bir ömür boyu omuzlarında taşıyan kahramanlarımızdan biriydi. O’nun dünyasında görev, yalnızc...

ŞEHADETLE TAÇLANAN BİR ÖMÜR (Şehit Emniyet Müdürü Şakir Koç ve Polis Memuru Vedat Dilmaç)

1948 yılında Üsküdar’ın tarih kokan sokaklarında dünyaya gelen Şehit Emniyet Müdürü Şakir Koç, çocukluk yıllarından itibaren dürüstlüğü, çalışkanlığı ve vatan sevgisiyle çevresine örnek oldu. Anne ve polis babasının şefkatli ellerinde büyürken, onların verdiği değerler onun karakterinin temel taşlarını oluşturdu. Cesaretle yoğruldu, adalet duygusuyla şekillendi. Daha ilkokul yıllarında bile disiplinli, kararlı ve sorumluluk sahibi bir evlat olarak dikkat çekti. Hayallerini milletine hizmet etmek üzerine kurmuştu. Büyük bir azimle sınavlara hazırlanarak Polis Kolejini kazandı. Bu başarı, onun için yalnızca bir eğitim kapısı değil; aynı zamanda Türk milletine hizmet yolunda açılan kutsal bir menzildi. Ardından Polis Enstitüsü yılları geldi. 1970 yılında mezun olup Komiser Yardımcısı rütbesiyle emniyet teşkilatına katıldığında, hayatının en anlamlı yolculuğu başlamıştı. Görev yaptığı her birimde üstün başarılarıyla, mesleğine olan adanmışlığıyla örnek oldu. Zorluklar karşısında yılmadı; h...

EMNİYET AMİRİ KEMALETTİN ERÖĞE’NİN SON YÜRÜYÜŞÜ

1968 yılının son günlerinde İstanbul, yalnızca bir adli vakaya değil; bir milletin vicdanında derin izler bırakan bir trajediye tanıklık etti. 28 Aralık Cumartesi günü saat 15.30’da Karaköy Yolcu Salonu’nda başlayan olay, üç polis memuru ve bir kamu görevlisinin şehit olmasıyla sonuçlandı. O gün Sultanahmet’te uyuşturucu ihbarıyla gözaltına alınan biri kadın iki Amerikalı, Ralph Gary Bauladin ve Patricia Ann Seeds, Mali Şube’ye götürülmek üzere yola çıkarıldı. Yarım saat içinde nöbetçi polis memuru Ahmet Çetin’e teslim edildiler. Ancak üzerleri aranmadı. Bu küçük görünen ihmal, dakikalar içinde bir felakete dönüştü. Gary, belinden çıkardığı iki otomatik tabancayla ateş açtı. 1932 Kocaeli doğumlu Polis Memuru Ahmet Çetin altı kurşunla yere yığıldı ve olay yerinde şehit oldu. Polis memurları Tuncay Bora ve Güner Çevik yaralandı. Gary kaçmaya çalışarak Liman Lokantası’na sığındı. Lokanta, yılbaşı çekilişi nedeniyle kalabalıktı. Burada rastgele ateş açarak komi Hasan Doğan ve çarkçı Yusuf ...

ŞEHİT POLİS MEMURU MEHMET TOZUN

Bir evlat… Bir eş… Bir baba… Bir polis… Ama hepsinden önce, bu milletin sessiz kahramanıydı. 1986 yılında Manisa’nın Gördes ilçesinde doğdu. Toprağın bereketiyle, ailesinin vakarıyla büyüdü. Çocukken sessizdi Mehmet… Ama o sessizlikte bir derinlik vardı. Gençken çalışkandı… Ama o çalışkanlıkta bir vatan sevdası gizliydi. Hayat ona sade bir yol çizmişti: Dürüstlükle yaşa, vicdanla çalış, sessizce hizmet et…Ve o da öyle yaptı. Emniyet teşkilatına katıldı. Milletin huzuru için gecesini gündüzüne kattı. Evliydi… İki evladı vardı. Hayatının merkezinde ailesi ve görevi duruyordu. Görevdeyken bir baba gibi koruyandı, evindeyken bir polis gibi dikkatliydi. İçindeki vicdan, her yerde aynıydı. Seferihisar’da görev yaparken, halk onu tanırdı. Güvenirdi ona… Çünkü Mehmet sadece görevini yapan bir polis değildi. O, insanların derdini dinleyen, çocuklara gülümseyen, yaşlılara selam veren bir yürekti. Ve 20 Kasım 2024 gecesi … Bir ihbar üzerine harekete geçti. Görevdi bu… Mehmet için görev sadece b...