EKSİK BIRAKILAN CUMHURİYET


Cumhuriyetimizin 102. yaşını kutluyoruz… 

Ama içimizde bir burukluk var.

Çünkü Cumhuriyetin ruhu, demokrasinin sesi; Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünden sonra yıllar içinde kısılmış, halkın iradesi zaman zaman görmezden gelinmiştir.

Bu gerçek, kutlamanın coşkusuna gölge düşürse de hatırlamak ve hatırlatmak görevimizdir.

Cumhuriyet; Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, milletimizin bağımsızlık ve çağdaşlık uğruna verdiği büyük mücadelenin adıdır.

Bu mücadele yalnızca bir rejim değişikliği değil; bir halkın yeniden doğuşudur.

Umutsuzluğun ortasında yeşeren bir inanç, yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden doğan bir ışıktır.

Osmanlı’nın son dönemlerinde halk, yönetime katılmak için sesini yükseltti. Meşrutiyet arayışları umut verdi ama yetmedi.

Ardından gelen savaşlar, işgaller ve acılar…

Anadolu’nun dört bir yanı karanlığa gömülürken bir adam çıktı Samsun’a: Mustafa Kemal Paşa.

1919’da başlattığı mücadeleyi milletin kalbiyle birleştirdi.

Her adımda direniş, her cephede umut, her kayıpta yeniden doğuş vardı.

Bu mücadele ilmek ilmek dokundu, kanla yoğruldu, gözyaşıyla yıkandı.

Ve sonunda, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi.

O gün, halkın sesi devletin sesi oldu. O gün, millet kendi kaderini eline aldı.

Bugün, Cumhuriyetin 102. yılında bir hatırlatma, bir duruş, bir çağrı içindeyiz.

Cumhuriyeti yaşatmak, demokrasiyi korumak ve bu değerleri gelecek kuşaklara aktarmak hepimizin ortak sorumluluğudur.

Çünkü Cumhuriyet sadece bir tarih değil; bir vicdan, bir umut, bir sözleşmedir.

Ve biz, bu sözleşmeye sadık kalmak zorundaysak eğer, Cumhuriyet ışığını demokrasiyle taçlandırmak zorundayız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

II. MEŞRUTİYET’İN İLANI VE SİYASİ GELİŞMELER (1908 -1914)

TANZİMAT FERMANI (3 Kasım 1839)

ÜÇ ŞEHİT ÖYKÜSÜ (Polis Memurları Abdullah Bülbül, Mehmet Çolak ve Mustafa Kılıç’ın Anısına)