II. MEŞRUTİYET’İN İLANI VE SİYASİ GELİŞMELER (1908 -1914)



II. MEŞRUTİYET’İN İLANI
VE SİYASİ GELİŞMELER

Osmanlı İmparatorluğu'nun zorlu durumdan kurtarılması çabalarından biri olan II. Meşrutiyet'in ilanının 113. yılına ulaşmış bulunuyoruz. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin gayretleriyle gerçekleşen II.Meşrutiyet, anayasal düzene geçişin ve demokratik bir değişim hareketinin tarihsel belleğidir. İttihatçılar, Osmanlı'nın çöküşünü önleyemedikleri halde hem devlet hem de toplum yapısında köklü değişiklikler gerçekleştirmiş, imparatorluk ile cumhuriyet arasında bir kuvvetli bir köprü kurmuşlardır. Bu yazıda, II. Meşrutiyet sürecindeki siyasi gelişmeleri inceleyeceğiz.

İttihatçı asker, aydın ve bürokratların devlet yönetiminde köklü değişiklik yapması zor olsa da imkânsız değildi. Meşrutiyet karşıtı güçlerin tepkilerine, savaşlara ve toprak kayıplarına rağmen devleti korumak, hürriyet ve demokrasi yolunda mücadele etmekten asla vazgeçmemişlerdir. Bu süreçte, temel hak ve özgürlüklerden eşit yurttaşlık ve laiklik anlayışına, milli ekonomik modelden dilde Türkçeciliğe, kadın hakları ve eğitiminden bağımsız basın ve yargı alanına kadar birçok yenilik gerçekleştirmişlerdir.

Bu kazanımlar, İttihat ve Terakki'nin askeri kanadından Resneli Yüzbaşı Niyazi Bey ve Yüzbaşı Eyüp Sabri Bey'in Ohri'de, Yüzbaşı İsmail Enver Bey'in ise Tikveş'te 1908 yılı Temmuz ayında başlattığı askeri eylemlerle gün yüzüne çıkmıştır. Balkanlardaki eylemlerin yayılmasından endişe duyan II.Abdülhamit, İttihatçıların talepleri doğrultusunda 24 Temmuz 1908'de Kanuni Esasi Anayasası'na dönüldüğünü ilan ederek Meclisi toplantıya çağırmak zorunda kalmıştır. Meclis, otuz yıl aradan sonra toplanmış ve siyasi tarihimizin ilk çok partili genel seçimlerine gitme kararı almıştır.

1908 yılı Kasım ve Aralık aylarında yapılan seçimleri İttihat ve Terakki Cemiyeti kazanmış, rakibi Ahrar Fıkrası ise etkisiz kalmıştır. İttihatçılar, bir vekillik hariç tüm vekillikleri kazanmış olsalar da kendi hükümetlerini kurmayı tercih etmemiş, Kâmil Paşa'nın yerine sadrazamlığa getirilen Hüseyin Hilmi Paşa hükümetini ve Meclis çalışmalarını desteklemeyi seçmişlerdir. Ancak iç ve dış siyasetteki değişim, yeni düşünce gruplarının ortaya çıkmasına ve meclisteki görüş birliğinin bozulmasına yol açmış, meclis işlevini yitirmiştir. 1909-1912 yılları arasında dokuz kez sadrazam ve hükümet değişikliği yaşanmıştır. Meclisin ve hatta askeri birliklerin içinde bulunduğu kargaşa sırasında Rumeli vilayetlerinden Bosna-Hersek, Girit ve Bulgaristan toprakları kaybedilmiştir. Ahrar Fırkası ve çeşitli cemaatler, bu toprak kayıplarını ve siyasi karışıklıkları kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak, kontrol ettikleri dernekler ve gazeteler aracılığıyla halkı sokağa davet etmiştir. [1],[2]

Prens Sabahaddin, Derviş Vahdet, Ali Kemal, Bediüzzaman Said, Kör Ali Hoca, Mizancı Murat ve Mısırlı Prens Aziz gibi isimler, günlerdir süregelen sokak eylemlerini organize ederek bir isyanın altyapısını oluşturmuşlardır. Toplumsal değişime karşı çıkan alaylı askerler, 13 Nisan 1909 tarihinde Taksimdeki kışlasından çıkarak silahlı bir isyana (31 Mart İsyanı) girişmişlerdir. İsyan, suhtelerin (Medrese öğrencileri) katılımıyla dini bir boyut kazanarak hızla yayılmış ve hükümet istifa etmek zorunda kalmıştır.

İstanbul'un kontrolünü ele geçiren asi gruplar, sokakta karşılarına çıkan Harbiyeli subaylarını acımasızca öldürmüş, yalnız gördükleri kadınlara saldırmış ve dükkânları yağmalamışlardır. Ayrıca, Babıali ile elçilikleri kuşatmışlardır. Yıldız Sarayı bahçesinde, padişahın gözleri önünde ittihatçı olarak adlandırdıkları bir milletvekili ile bir nazırı katletmişlerdir. Padişah II. Abdülhamit, Erkânı Harbiye ve polis olaylara kayıtsız kalmış, isyancılara karşı tek bir kurşun dahi sıkılmamıştır. Tüm bu detaylarıyla dikkat çeken isyan, Selanik'te konuşlanan I. Ordu'nun İstanbul'a gönderdiği harekât ordusu tarafından 26 Nisan 1909'da bastırılmıştır.[3]

I.Ordu Komutanı Mahmut Şevket Paşa’nın yönetimindeki harekât, on üç gün içinde sonuçlanmış ve İstanbul tekrar denetim altına alınarak asayiş sağlanmıştır. İsyana katılan asi ve destekçiler cezalandırılırken, II. Abdülhamit, Meclis tarafından azledilerek tahtan indirilmiş ve Selanik'e sürgün edilmiştir. Yerine kardeşi V.Mehmet Reşat tahta çıkarılmıştır. 1908-1912 Meclisi, yeni bir anayasa yapma girişiminde bulunmamış, mevcut Kanuni Esasi Anayasası’nı büyük ölçüde değiştirmiştir. Bu değişikliklerle padişahın ve Ayanlar Meclisi’nin yetkileri kısıtlanmış, hükümet Meclis’e karşı sorumluluk üstlenmiş, yasama ve yürütme organları arasındaki güç dengesi sağlanmıştır.

Yeni hükümet, kalkınma hedefli milli politikalara öncelik verilirken, savunma sanayi dahil çeşitli projelerle farklı üretim alanları desteklenmiştir. Ancak, Rusya'nın kışkırtmaları sonucunda Kürt ve Ermeni isyanları baş göstermiştir. Trablusgarp'a asker gönderen ve Ege adalarının tamamını işgal eden İtalya, savaş açtığını ilan etmiştir. Savaş koşullarının getirdiği zorunluluklar nedeniyle yaşanan Meclis krizinde hükümet istifa etmiş, meşruti rejim ve ittihatçı düşmanı Kâmil Paşa yeniden sadrazamlığa getirilmiştir.

Sadrazamın olağanüstü gelişmeler yaşanırken Meclis çalışmalarını olumsuz yönde etkilemesi, siyasi tarihimizdeki ilk erken genel seçim kararının alınmasına yol açmıştır. 1912 yılının ocak ve mart aylarında, son derece sıkı güvenlik önlemleri altında gerçekleştirilen bu seçimlere iki parti katılmıştır. İttihat ve Terakki fırkasının kesin zaferiyle sonuçlanan seçimlerinin hemen ardından "Halaskar Zabitan" adlı gizli terör örgütü ortaya çıkmış ve padişaha sunmuş olduğu muhtıra ile yeni hükümetin kurulmasını engellemiştir. Bunun üzerine Meclis, bu örgütün seçimlerin yenilenmesi talepleri doğrultusunda 5 Ağustos 1912 tarihinde kendi fesih kararını almış ve ardından padişah V.Mehmet Reşat, Kâmil Paşa'yı yeniden sadrazamlığa atamıştır.

Bu süreçte, Trakya'nın paylaşımı amacıyla bir araya gelen Balkan devletleri 8 Ekim 1912 tarihinde Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etmiştir ve bu nedenle seçimler gerçekleştirilememiştir. Balkanlar ve Ege Denizi'nde karşılaşılan yenilgi sonucunda, Bulgar askerlerinin Çatalca'ya kadar ilerleyerek İstanbul'u tehdit etmesi üzerine Osmanlı Devleti ateşkes talep etmiştir. Sadrazam Kâmil Paşa'nın yürüttüğü ateşkes görüşmelerinde, Edirne ve Batı Trakya'nın Bulgaristan'a verilmesi kararlaştırılmış ve diğer konular Londra Konferansı'na bırakılarak ateşkes sağlanmıştır. Saltanat Şurası, konferans şartlarını görüşmek üzere toplandığında, barış kararını kabul etmeyen İttihatçılar, vatan topraklarını savunma kararlılığını ifade ederek harekete geçmişlerdir. Yarbay Enver Bey ve arkadaşları, 23 Ocak 1913 tarihinde Babıali'yi basarak, sadrazam Kâmil Paşa’yı silah zoruyla istifaya zorlamış ve Mahmut Şevket Paşa’nın sadrazamlığı altında İttihat ve Terakki hükümetini padişaha onaylatmışlardır.

Babıali Baskını ile İttihatçıların tam iktidar döneminin başlamasıyla birlikte Halaskar Zabitan terör örgütü, Sadrazam Mahmut Şevket Paşa'yı katletmiştir. Bu olayın ardından İttihatçıların askeri lideri konumuna yükselen Enver Bey, komutasındaki orduyla 21 Temmuz 1913 tarihinde Edirne’yi ve tüm Trakya’yı kurtarmıştır. Enver Bey, Balkan harekâtından kazandığı yeni siyasi gücün desteğiyle 1914 yılında paşalığa terfi ederek hem Harbiye Nazırlığı hem de Erkanı Harbiye Reisliği görevlerine getirilerek Cemal ve Talat Paşalarla birlikte ülkenin idaresinde etkili bir rol oynamıştır.

Alper UZUNGÜNGÖR

***

Kaynaklar:

(i)Selami Kılıç, II. Meşrutiyet Devri Aydınlarının Atatürk ve Atatürk’ün Düşünce Yapısı Üzerindeki Etkileri, Makale, 2013, Erişim Tarihi: 01.06.2021, (https://dergipark.org.tr).

(ii)Erhan Metin, II. Meşrutiyet Dönemi Siyasi Olayları, Makale, Erişim Tarihi: 15.06.2021, (https://www.academia.edu/).

Dipnotlar:

[1]Türk siyasi tarihinde ilk kez gerçekleşen çok partili seçimlerden sonra oluşan Mecliste 142 Türk, 60 Arap, 25 Arnavut, 23 Rum, 12 Ermeni, 5 Yahudi, 4 Bulgar, 3 Sırp, 2 Ulah ve 1 Asuri mebus bulunmuştur.

[2]II.Abdülhamit döneminde kaybedilen topraklar için bkz. Tarihçi Sinan Meydan’ın 12.03.2018 tarihli ve II. Abdülhamit mi? başlıklı makalesi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ŞEYH BEDREDDİN’İN HAYATI DÜŞÜNCESİ VE ÖLÜMÜ

KIBRIS BARIŞ HAREKATI’NIN TARİHSEL ARKA PLANI GELİŞİMİ VE SONUÇLARI

KIBRIS BARIŞ HAREKATI: BİR MİLLETİN SESSİZ ÇIĞLIĞI