II. MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE SİYASİ GELİŞMELERi



II. MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE SİYASİ GELİŞMELER


Osmanlı’nın içinde bulunduğu zor durumdan kurtarılması süreçlerinden 24 Temmuz 1908 tarihli II.Meşrutiyetin ilanı’nın 113. yılındayız. İttihat ve Terakki Fıkrasının eşsiz çabalarıyla kazanılan II.Meşrutiyet, anayasal düzene geçişin ve demokratik bir değişim hareketinin tarihsel hafızasıdır. Hareketin önderi İttihatçılar, Osmanlı’yı yıkılmaktan kurtaramasalar bile hem devlet ve toplum yapısını değiştirmişler hem de imparatorlukla cumhuriyet rejimi arasında köprü kurmuşlardır.

İttihatçıların köklü değişiklikler gerçekleştirmesi zordu ama imkânsız değildi. Meşrutiyet karşıtı güçlerin tepkileri ya sıra savaşlar ve toprak kayıplarına karşın doğru bildikleri yoldan hiçbir ödün vermeden ilerlemişler; temel hak ve hürriyetlerden eşit yurttaşlık ve laikliğe, milli ekonomik modelden dilde Türkçeciliğe, kadın hakları ve kadın eğitiminden bağımsız medyaya kadar birçok alanda yenilikler getirmişlerdir.

Bu kazanım İttihat ve Terakki’nin askeri kanadından Resneli Yüzbaşı Niyazi Bey ve Yüzbaşı Eyüp Sabri Bey’in Ohri’de, Yüzbaşı İsmail Enver Bey’in Tikveş’te 1908 yılı temmuz ayı içerisinde başlattıkları askeri eylemlerle elde edilmiştir. Askeri eylemlerin yayılmasından çekinen padişah II.Abdülhamit, 24 Temmuz 1908’de Kanuni Esasi Anayasası (II.Meşrutiyet)’na dönüldüğünü ilan ederek Meclisi toplantıya çağırmıştır. Meclis, otuz yıl aradan sonra açılmış ve siyasi tarihimizin ilk çok partili genel seçimlerine karar vermiştir. 1908 yılı kasım ve aralık ayında yapılan seçimleri İttihat ve Terakki Fıkrası kazanmış, rakibi Ahrar Fıkrası varlık gösterememiştir. İttihatçılar, biri hariç bütün vekillikleri kazansa da kendi hükümetini kurmamış, Kamil Paşa’nın yerine sadrazamlığa getirilen Hüseyin Hilmi Paşa hükümetini ve Meclis çalışmalarını desteklemeyi tercih etmiştir. Fakat iç ve dış siyasetin değişmesiyle gelişen farklı fikirler tecrübesiz mebuslar arasındaki görüş birliğini bozmuş, yeni düşünce grupları doğmuş, Meclis işlevini yitirmiş, 1909-1912 arasında dokuz kez sadrazam ve hükümet değişikliği yaşanmıştır.[1]

Meclisi Mebusanın ve hatta askeri birliklerin içinde bulunduğu kargaşa ortamında, Rumeli vilayetlerinden Bosna Hersek, Girit ve Bulgaristan toprakları elimizden çıkmıştır. Toprak kayıplarını ve siyasi karışıklıkları çıkarları doğrultusunda kullanan Ahrar fırkası ile cemaat, cemiyet ve gazeteciler halkı sokağa çağırmıştır.

Prens Sabahaddin, Derviş Vahdet, Ali Kemal, Bediüzzaman Said, Kör Ali Hoca, Mizancı Murat ve Mısırlı Prens Aziz gibi isimler günlerdir devam eden sokak eylemlerini örgütleyerek bir isyanın alt yapısını hazırlamıştır. Toplumsal değişime ve ordunun modernleşmesine karşı çıkan alaylı askerler 13 Nisan 1909 tarihinde kışlasından çıkarak silahlı bir isyana (31 Mart İsyanı) kalkışmıştır. İsyan, ilk andan itibaren suhtelerin katılımıyla dini vasıflara bürünerek hızla yayılmış, hükümet istifa etmek zorunda kalmıştır. Kısa sürede İstanbul’u teslim alan asiler; sokakta karşılarına çıkan Harbiyeli subayları vahşice öldürmüş, tek gördükleri kadınlara saldırmış, dükkânları yağmalamış, Babıali’yi ve elçilikleri kuşatmıştır. Yıldız Sarayı bahçesinde ve padişahın gözleri önünde ittihatçı dedikleri bir Mebus ve bir Nazırı katletmişlerdir.[2],[3]

Padişah II. Abdülhamit’in, Erkânı Harbiye’nin ve polisin olaylara sessiz kalışı, asilere karşı bir tek kurşunun bile sıkılmayışı gibi çeşitli detaylarıyla dikkat çeken isyan; Selanik’te kurulu I.Ordu’nun İstanbul’a gönderdiği harekat ordusu tarafından 26 Nisan 1909 tarihinde bastırılmıştır. I.Ordu Komutanı Mahmut Şevket Paşa’nın yönettiği harekat, on üç gün sonra neticelenmiş ve bütün İstanbul denetime alınıp, asayiş sağlanmıştır. İsyana katılan asiler ve destekçileri cezalandırılırken II.Abdülhamit, Meclisin azil kararıyla tahtan indirilerek Selanik’e sürgüne gönderilmiş, yerine kardeşi V. Mehmet Reşat, tahta çıkarılmıştır.

1908-1912 Meclisi Mebusanı yeni bir anayasa hazırlama yoluna gitmemiş, Kanuni Esasi Anayasası’nı büyük ölçüde değiştirmiştir. Bu kapsamda padişahın ve Ayanlar Meclisi’nin yetkilerini kısıtlamış, hükümeti meclise karşı sorumlu kılmış, yasama ve yürütme organları arasındaki güç dengesini sağlamıştır. Milli kalkınma hedefli politikalara öncelik verilmiş, savunma sanayi dahil farklı projelerle farklı üretim alanları desteklenmiştir. Ancak Rusya’nın kışkırtmasıyla Kürt ve Ermeni isyanları patlak vermiştir. Trablusgarp’a asker çıkartan ve Ege adalarının tamamını işgal eden İtalya, savaş açtığını bildirmiştir. Savaş koşullarının getirmiş olduğu zorunluluklar nedeniyle yaşanan Meclis krizinde hükümet istifa etmiş, Meşruti rejim ve ittihatçı düşmanı Kamil Paşa, tekrar sadarete getirilmiştir. Sadrazamın olağanüstü gelişmeler yaşanırken bile Meclis çalışmalarını baltalayıcı tutum takınmasıyla siyasi tarihimizin ilk erken genel seçim kararı alınmıştır.

1912 yılının ocak ve mart ayında çok sıkı güvenlik önlemleri altında gerçekleşen seçimlere iki parti katılmıştır. İttihat ve Terakki fıkrasının kesin zaferiyle sonuçlanan seçimlerden hemen sonra “Halaskar Zabitan” isimli gizli terör örgütü ortaya çıkmış, padişaha verdiği muhtırayla yeni hükümetin kuruluşunu engellemiştir. Meclis bu örgütün, seçimlerin yenilenmesi yönündeki talepleri karşısında 5 Ağustos 1912 tarihli toplantısında kendisini feshetmiş, bunun üzerine padişah V.Mehmet Reşat, Kamil Paşa’yı bir kez daha sadrazamlığa getirmiştir. Bu arada Trakya’nın paylaşımı için bir araya gelen Balkan devletlerinin 8 Ekim 1912 tarihinde Osmanlı’ya savaş açmasıyla seçimler yapılamadan savaşa girilmiştir.

Balkanlardaki savaş cephelerinde ve Ege denizinde yenilen Osmanlı; Bulgar askerlerinin Çatalca’ya kadar ilerleyerek İstanbul’u tehdit etmesi üzerine ateşkes istemiştir. Sadrazam Kamil Paşa’nın yürüttüğü ateşkes görüşmelerinde Edirne ve Batı Trakya Bulgaristan’a verilmiş, diğer konular Londra konferansa bırakılarak ateşkes sağlanmıştır. Konferans şartlarını görüşmek üzere toplanan Saltanat Şurasının aldığı barış kararını kabul etmeyen İttihatçılar, vatan topraklarını ölene kadar savunacaklarını beyan ederek hareketlenmiştir. Yarbay Enver Bey ve arkadaşları, 23 Ocak 1913 tarihinde Babıali binasını basmış, teslim aldıkları sadrazam Kamil Paşa’ya silah zoruyla istifasını imzalattırmış, Mahmut Şevket Paşa’nın sadrazamlığında İttihat ve Terakki hükümetini padişaha onaylatmıştır.

Babıali Baskınıyla ittihatçıların tam iktidar dönemi başladığında Halaskar Zabitan isimli terör örgütü, sadrazam Mahmut Şevket Paşa’yı katletmiştir. Bu gelişme üzerine ittihatçıların askeri lideri konumuna yükselen Enver Bey, komutasındaki orduyla 21 Temmuz 1913 tarihinde ikinci başkent Edirne’yi ve bütün Trakya’yı kurtarmıştır. Enver Bey, Balkan harekatından kazandığı yeni politik gücün desteğiyle 1914 yılında paşalığa terfi ederek hem Harbiye Nazırlığı hem de Erkanı Harbiye Reisliğine getirilmiştir. İttihatçılardan Cemal ve Talat Paşalarla birlikte “üç paşalar” iktidarını kurmuş, kaybedilen toprakların geri kazanılması için Birinci Dünya savaşına girilerek Sarıkamış harekâtı, Çanakkale savaşı, Ermeni tehciri dahil ülkenin idaresine yön vermişlerdir.


Alper UZUNGÜNGÖR


***

Kaynaklar:

(i)Selami Kılıç, II. Meşrutiyet Devri Aydınlarının Atatürk ve Atatürk’ün Düşünce Yapısı Üzerindeki Etkileri, Makale, 2013, Erişim Tarihi: 01.06.2021, (https://dergipark.org.tr).
(ii)Erhan Metin, II. Meşrutiyet Dönemi Siyasi Olayları, Makale, Erişim Tarihi: 15.06.2021, (https://www.academia.edu/).

Dipnotlar:

[1] Türk siyasi tarihinde ilk kez gerçekleşen çok partili seçimlerden sonra oluşan Mecliste 142 Türk, 60 Arap, 25 Arnavut, 23 Rum, 12 Ermeni, 5 Yahudi, 4 Bulgar, 3 Sırp, 2 Ulah ve 1 Asuri mebus bulunmuştur.
[2] II.Abdülhamit döneminde kaybedilen topraklar için bkz. Tarihçi Sinan Meydan’ın 12.03.2018 tarihli ve II. Abdülhamit mi? başlıklı makalesi.
[3] Adliye Nazırı Nazım Paşa ve Lazkiye Mebusu Arslan Bey.
[4] Mahmut Şevket Paşa, 11 Haziran 1913 günü Beyazıt Meydanı'nda uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmüş ve İstanbul'un Şişli semtinde 31 Mart şehitlerinin anısına dikilmiş Abide-i Hürriyet Anıtı’na gömülmüştür.