KUTALMIŞ BEY ( ö.1063)
KUTALMIŞ BEY
Bu yazıda, Türklerin geleneksel devlet anlayışı ile İslam dünyasında egemen olan İran merkezli monarşik devlet modeli arasındaki çatışmanın somut bir örneği olarak Kutalmış’ın hayatını ve taht mücadelesini ele alacağız.
Kutalmış, Oğuzların Kınık boyundan Dukak oğlu Selçuk'un en büyük torunudur. Babası Arslan Yabgu, diğer bir adıyla İsrafil’dir. Mikail, Musa İnanç ve Yusuf Yinal adında üç amcazadesi bulunmaktadır. Resul Tegin adında bir erkek kardeşi vardır. Kutalmış’ın doğum yılı ve yeri hakkında kesin bilgiler bulunmamakla beraber, kız çocukları hariç Süleyman Şah, Mansur, Alp İlek ve Devlet adında dört erkek çocuğu olduğu bilinmektedir. Ayrıca amcazadeleri Mikail’in çocukları Tuğrul ve Çağrı ile Yusuf’un çocukları İbrahim ve Ertaş, Musa’nın oğlu Ali de erkek kuzenleridir.
Kutalmış, hanedan öğretmenlerinden Ali Taylu'nun rehberliğinde mükemmel bir eğitim süreci geçirmiştir. Ergenlik döneminde dedesi Selçuklu Bey’i kaybetmiş, beyliğin başına geçen babası Arslan Yabgu ile seferlere katılmış, Maveraünnehir ve Doğu İran'daki savaşlarda, özellikle Semerkant ve Buhara şehirlerinin fethi sırasında askeri yetenekleri ve yönetim becerisiyle güçlü bir lider olarak öne çıkmıştır.
1025 yılında Gazneli Mahmut’un tuzağına düşerek babası Arslan Yabgu ile Kalincar kalesine hapsedilmiştir. Bu olay, Selçuklu tarihinin seyrini doğrudan etkilemiş, Tuğrul ve Çağrı Beylerin önünü açmıştır. Selçukluların başsız kalmasını fırsata dönüştüren iki kardeş, amcaları Musa İnanç’ın desteği ile beyliğin yönetimini ele almışlardır.
Kutalmış Bey, iki yıl süren hapis hayatı ardından bir fırsat yakalayarak tek başına kaçmayı başarmış ve Buhara’ya yerleşmiştir. Zindandan kurtarmak istediği babası Arslan Yabgu’nun 1032 yılında öldüğü haberini alınca kuzenleri Tuğrul ve Çağrı ile iş birliğini tercih etmiştir.
Bu dönemde Selçukluların Maveraünnehir topraklarındaki faaliyetlerine karşı çıkan ve Türkmenleri Horasan’a sürmek isteyen Gaznelilerle yıpratıcı savaşlar yapmıştır. 1040 yılında Selçuklu ve Gazne ordusunu karşı kaşıya getiren Dandanakan Savaşı'nda Tuğrul ve Çağrı Bey’e yardım ederek büyük bir zafer kazanılmasına yol açmıştır.
Bu zafer, Büyük Selçuklu Devleti'nin kuruluşunda önemli bir rol oynamış, ilk kurultayda devletin hedefleri ve görevleri belirlenmiş, kendisine de Azerbaycan ile Anadolu'nun fetih görevi düşmüştür. Burada yeri gelmişken Türk kurultay geleneğinin Alparslan döneminde terkedilerek yerine saltanat divanı kurulduğunu hatırlatmak isterim.
Arslan Bey’in oğlu Kutalmış, Çağrı Beyin oğlu Yakuti ve Yusuf Yinal Beyin oğlu İbrahim üçlüsü, Hazar Denizi'nin batı kıyılarını, Gence şehrini ve Kür ile Aras nehirleri arasında bulunan Erran bölgesini ele geçirdikten sonra Anadolu'ya girmişlerdir. 1048 yılında Bizans’a üstün gelerek Karintis (Erzurum)’i zapt etmişler, Pasinler Savaşını kazanmışlardır. Bu zaferden sonra İbrahim ve Yakuti Beyler Azerbaycan'a dönerken, Kutalmış Bey, Anadolu seferlerine devam ederek Türklerin Anadolu’ya girişine büyük katkı sağlamıştır.
Kutalmış, 1055 yılında Büyük Selçuklu Devleti’nin Sultanı Tuğrul Bey’in Bağdat seferine katılmıştır. Halifelik merkezi Bağdat başta olmak üzere Abbasi yönetimindeki Irak-ı Acem ve Orta Doğu’nun fetih harekatı, başarıyla tamamlandıktan sonra Anadolu'ya geri dönerken Tuğrul Bey Bağdat’a yerleşmeyi tercih etmiştir.
Çağrı Bey’in 1059 yılında vefatı ve Tuğrul Bey’in 1061 yılında üç yaşındaki evlatlığı Süleyman’ı vekil tayin etmesi üzerine taht kavgası başlamıştır. Kutalmış Bey, tahtın babadan oğula devredilmeyeceğini, devlete ait toprakların hanedanın ortak mülkü olduğunu ve devlet yönetiminde kurultayın temel bir rol oynadığını ileri sürmüştür. Ancak bu soruna bir çözüm getirilmeden Tuğrul Bey'in 1063 yılında vefatıyla durum daha da karmaşık bir hale gelmiştir.
Vezir Abdülmülk, panik içinde Çağrı Bey’in oğlu Alparslan'ı sultan ilan ederek başkent Rey'de adına hutbe okutmuştur. Taht hakkı olduğunu ileri süren Kutalmış Bey ise Alparslan’a biat etmeyeceğini belirtip Rey'e gelmiş, kendi adına hutbe okutmuş, devletin başına geçmiştir.
Kutalmış, Alparslan ve Kavurd ile diğer hanedan üyeleri arasında gerçekleşen taht savaşlarından Alparslan galip çıkmıştır. Kavurd, Kirman Beyliğine geri dönerken Kutalmış ile Alparslan, Damgan’da karşı karşıya gelmiştir. Kutalmış, kuzeni Alparslan’a haber göndererek savaşın uğursuzluk getireceğini, sultanlık ve saltanat iddiasından vazgeçerek Merv’e dönmesini, devleti birlikte yöneteceklerini bildirmiştir.
Alparslan ise savaş yanlısı bir tutum sergilemiş, tahtın babadan oğula geçmesi gerektiğini savunmuştur. 17 Aralık 1063'te Damgan Ovası'nda gerçekleşen savaşta Alparslan zafer kazanmış, öldürülen Kutalmış Bey’in naaşı, başkent Rey'e getirilerek Tuğrul Bey'in türbesinde toprağa verilmiştir.
Hanedan arasında ne gibi gelişmeler yaşanmıştı ki Türk devlet anlayışında toprakların hanedana ait olduğu, devletin kurultay kararlarıyla yönetilmesi gerektiği düşüncesinden vazgeçilmişti?
Bu sorunun yanıtı oldukça basit. Türk devlet geleneği olan birlikte yönetim ve paylaşma sisteminin yerini, İran-İslam devleti anlayışında şekillenen merkezi monarşi almış, bu yönetim anlayışının doğal bir sonucu olarak saltanatın babadan oğula geçmesi kuralı, köklü bir şekilde yer etmiştir. Elbette, bu değişimin hızlı bir şekilde benimsenmesinde İslamiyet’in yeni kabulü ile Büyük Selçuklu Devleti'nin üst düzey yönetiminde etkili olan İranlı bürokratların ve medrese çevrelerinin önemli bir rolü vardır.
Sonuç olarak, Türklerin ölümsüz şehzadesi Kutalmış’ın mücadelesi sadece bir taht kavgası değil, aynı zamanda bir yönetim felsefesi ve miras tartışmasının yansımasıdır. Bu çatışmacı anlayış, Büyük Selçuklu Devletiyle sınırlı kalmamış, Anadolu Selçuklu Devleti ile Osmanlı Devlet sahasında da çetin savaşlara neden olmuştur.
Alper UZUNGÜNGÖR
***
Kaynaklar:
(i)İbrahim Kafesoğlu, Selçuk’un oğulları ve Torunları, Makale, Erişim Tarihi:25.12.2018 (https://dergipark.org.tr).
(ii)Faruk SÜMER, Süleyman Şah’ın babası Kutalmış, Makale, Erişim Tarihi: 19.12.2018 (https://islamansiklopedisi.org.tr).
Yorumlar
Yorum Gönder