KÖŞK CEPHE KOMUTANI ŞEHİT MİRALAY NAZIM BEY
KÖŞK CEPHE KOMUTANI
ŞEHİT MİRALAY NAZIM BEY
Aydın, 27 Mayıs 1919'dan 7 Eylül 1922'ye kadar, tam üç yıl iki ay süren kesintisiz bir işgal döneminde vatanın kurtuluşu için canlarını feda eden sayısız kahramanı bağrında barındırmıştır. Bu kahramanlar arasında öne çıkan isimlerden birisi de kuşkusuz ki Köşk Cephe Komutanı Şehit Miralay Mehmet Nazım Bey'dir.
1887 yılında Kayseri'de dünyaya gelen Nazım Bey, Beşiktaş Rüştiyesi ve Çengelköy Askeri İdadisi'ni tamamladıktan sonra 1907 yılında Mektebi Harbiye'den, 1911'de kurmay okulundan dereceyle mezun olmuştur. Mustafa Kemal Paşa ve Millî Mücadele kahramanlarının yanında Birinci Dünya Savaşı ve Millî Mücadele cephelerinde savaşmıştır. Konya 12. Kolordu Komutanlığı 7. Süvari Alayında görevindeyken 20 Temmuz 1919'da Aydın Bölge Komutanlığı'na getirilmiştir.[1]
Şehit Miralay Nazım Bey, Aydın’a geldiğinde 29 yaşında ve binbaşı rütbesindeydi. Çanakkale Cephesi'nden tanıdığı Aydın 57.Tümen ve Menderes Grup Komutanı Miralay Mehmet Şefik Aker’le birlikte görev yapmış, Köşk Cephe Komutanlığı yanı sıra milis güçlerinin vatan savunmasında yer alması, mücadelenin tek merkezden yönetilmesi gibi planlı bir harekâtın yürütülmesinde olağanüstü başarılar elde etmiştir.[2]
Örneklersek; Mustafa Kemal Paşayı etkisiz hale getirmek ve Meclisi teslim almak için Denizli ve Afyon üzerinden Ankara’ya ilerlemek isteyen Yunan ordusunu, Efe gruplarının da dahil olduğu müfrezelerle Köşk, Umurlu ve Dörtyol Mevkii’nde durdurmuştur. Bu savunma harekâtı sonucunda düşman, Büyük Menderes Nehri'nin İtalyan işgalindeki güneyin kesimlerinden ilerlemek isterken geçerken hem zaman hem de güç kaybetmiştir.
Nazım Bey, Aydın Köşk Cephesi’nde geçen ve her anı kahramanlık dolu bir yıllık eşsiz mücadelenin ardından, Kuvayı Milliye güçlerine karşı başlatılan Anadolu ayaklanmalarından Bolu-Düzce isyanının bastırılmasında görev almıştır. Bu şehirlerin isyancı güçlerden geri alınması sürecinde halkın Kuvayı Milliye'ye olan bakışının değişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Kuvayı Milliye’ye yakıştırılmak istenen “İslam Düşmanı”, “Zındık”, “Kafir” gibi nefret söylemleri ile olumsuz girişimleri boşa çıkartarak halkın güveni ve sevgisini kazanmayı başarmıştır.
Ayrıca isyancı çetelerin vahşice şehit ettiği subayların Müslümanlıklarını kanıtlamak amacıyla mezarlarını açtırarak sünnet kontrolü yaptırması ve ilk Türkçe Cuma hutbesini okutması; halkın doğruları öğrenmesi ve gerçeği anlaması bakımından dikkate değer çabalarıdır.[3]
Nazım Bey, Bolu’ya isyanı bastırmak üzere geldikten beş ay sonra 29 Ekim 1920’de ayrılırken, Bolu halkının Kuvayı Milliye güçlerine duyduğu nefret, yerini sevgiye bırakmıştı. Özellikle yöredeki gençlerden oluşan bir tümenle Ankara’ya ulaşması, Gediz Muharebelerinden sonra morali bozulan orduya güç ve kuvvet vermiştir.
Gediz taarruzu sonrası gelişen olaylar, Ankara Meclisindeki çalışmaları hızlandırmış, bu kapsamda Kuvayı Milliye tasfiye edilmiş, düzenli orduya geçilerek Doğu Cephesi yanında Batı ve Güney Cephe Komutanlıkları kurulmuştur. Ayrıca askeri ve diplomatik atamalar, vilayet görevlendirmeleri yapılmış, askeri birliklerin görev ve sorumluluk bölgeleri belirlenmiş, seferberlik ve savaş dönemi plan hazırlıklarına geçilmiştir.
Millî Mücadelenin tek elden ve tek otorite ile yürütüldüğü bu dönemde yarbaylığa terfi eden Nazım Bey, Batı Cephesi Komutanlığı emrinde yararlıklar göstermiş, I. ve II. İnönü Savaşları'nın kazanılmasında önemli bir rol oynamış, bu savaşlarda yaralanarak gazilik unvanıyla onurlandırılmıştır. Tedavisi bittikten sonra izin süresini kullanmayarak tekrar cepheye dönmüş 4 Nisan 1921’de Aslıhanlar, 12 Nisan 1921’de Dumlupınar, 10 Temmuz 1921’de Kütahya-Eskişehir Muharebeleri’nin tümen komutanı olarak sayısız başarıya imzasını atmıştır.
Kütahya-Eskişehir Muharebeleri sırasında Yumruçal sırtları ateş hattında ilerlerken, pusudaki Yunan müfrezesinin açtığı ateş sonucu ağır yaralanarak getirildiği Kütahya Çöğürler Tren İstasyonunda 15 Temmuz 1921 günü, 35 yaşında şehit düşmüştür.
Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle naaşı, Ankara'ya sevk edilerek Ankara Şehitliği'nde toprağa verilmiş, Meclisin 16 Temmuz 1921 tarihli kararıyla Albaylığa (Miralay) terfi ettirilmiş, hayattaki tek yakını annesine şehitlik ve yetimlik maaşı bağlanmıştır. Eminim ki Aydın Büyük Şehir Belediyesi de İstanbul, Bolu, Kütahya ve İzmir Büyükşehir Belediyeleri gibi gereğini yapacak, yüreği vatan ve ulus sevgisiyle dolu “Köşk Cephe Komutanı Şehit Miralay Nazım” ismini ebediyete kadar yaşatacak bir karar alacaktır.
Alper UZUNGÜNGÖR
***
Kaynakça:
(i)Dr.Selim Erdoğan, Vatandan Başka Sevgili Bilmeyenler, Makale, Erişim Tarihi: 02.12.2024, (https://harpcografyasi.com),
(ii)Türk İstiklal Harbi’ne Katılan Alay ve Tugay Komutanlarının Biyografileri, c.2, Gen. Kur, 2010.
(iii)İhsan İdikut, “İdeal Komutanlarımızdan 4.Fırka Kumandanı Miralay Şehit Nazım Bey” Şirketi Mürettibiye Basımevi, 1952.
Dipnotlar:
[1]1902 yılından itibaren Erkanı Harbiye (Kurmay Okulu) Mektebinde “çok iyi” derecede başarı sağlayanlara “kurmay”, “iyi” derecede bitirenlere “mümtaz” unvanı verilmiştir.
[2]Merkezi Aydın’da bulunan 57.Tümenin Söke’de, Aydın’da ve Muğla’da taburları, Antalya’da ise alayı bulunmaktaydı. Aydın’daki 175. Piyade Alayı ise eşkıya takibi ile uğraşmaktaydı.
[3]Subay ve askerlerimizin bakiye kemikleri, 1936’da Karga Tepesindeki mezarlıktan alınarak Yeni Mezarlık'a yapılan askeri şehitliğe nakledilmiştir.
1887 yılında Kayseri'de dünyaya gelen Nazım Bey, Beşiktaş Rüştiyesi ve Çengelköy Askeri İdadisi'ni tamamladıktan sonra 1907 yılında Mektebi Harbiye'den, 1911'de kurmay okulundan dereceyle mezun olmuştur. Mustafa Kemal Paşa ve Millî Mücadele kahramanlarının yanında Birinci Dünya Savaşı ve Millî Mücadele cephelerinde savaşmıştır. Konya 12. Kolordu Komutanlığı 7. Süvari Alayında görevindeyken 20 Temmuz 1919'da Aydın Bölge Komutanlığı'na getirilmiştir.[1]
Şehit Miralay Nazım Bey, Aydın’a geldiğinde 29 yaşında ve binbaşı rütbesindeydi. Çanakkale Cephesi'nden tanıdığı Aydın 57.Tümen ve Menderes Grup Komutanı Miralay Mehmet Şefik Aker’le birlikte görev yapmış, Köşk Cephe Komutanlığı yanı sıra milis güçlerinin vatan savunmasında yer alması, mücadelenin tek merkezden yönetilmesi gibi planlı bir harekâtın yürütülmesinde olağanüstü başarılar elde etmiştir.[2]
Örneklersek; Mustafa Kemal Paşayı etkisiz hale getirmek ve Meclisi teslim almak için Denizli ve Afyon üzerinden Ankara’ya ilerlemek isteyen Yunan ordusunu, Efe gruplarının da dahil olduğu müfrezelerle Köşk, Umurlu ve Dörtyol Mevkii’nde durdurmuştur. Bu savunma harekâtı sonucunda düşman, Büyük Menderes Nehri'nin İtalyan işgalindeki güneyin kesimlerinden ilerlemek isterken geçerken hem zaman hem de güç kaybetmiştir.
Nazım Bey, Aydın Köşk Cephesi’nde geçen ve her anı kahramanlık dolu bir yıllık eşsiz mücadelenin ardından, Kuvayı Milliye güçlerine karşı başlatılan Anadolu ayaklanmalarından Bolu-Düzce isyanının bastırılmasında görev almıştır. Bu şehirlerin isyancı güçlerden geri alınması sürecinde halkın Kuvayı Milliye'ye olan bakışının değişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Kuvayı Milliye’ye yakıştırılmak istenen “İslam Düşmanı”, “Zındık”, “Kafir” gibi nefret söylemleri ile olumsuz girişimleri boşa çıkartarak halkın güveni ve sevgisini kazanmayı başarmıştır.
Ayrıca isyancı çetelerin vahşice şehit ettiği subayların Müslümanlıklarını kanıtlamak amacıyla mezarlarını açtırarak sünnet kontrolü yaptırması ve ilk Türkçe Cuma hutbesini okutması; halkın doğruları öğrenmesi ve gerçeği anlaması bakımından dikkate değer çabalarıdır.[3]
Nazım Bey, Bolu’ya isyanı bastırmak üzere geldikten beş ay sonra 29 Ekim 1920’de ayrılırken, Bolu halkının Kuvayı Milliye güçlerine duyduğu nefret, yerini sevgiye bırakmıştı. Özellikle yöredeki gençlerden oluşan bir tümenle Ankara’ya ulaşması, Gediz Muharebelerinden sonra morali bozulan orduya güç ve kuvvet vermiştir.
Gediz taarruzu sonrası gelişen olaylar, Ankara Meclisindeki çalışmaları hızlandırmış, bu kapsamda Kuvayı Milliye tasfiye edilmiş, düzenli orduya geçilerek Doğu Cephesi yanında Batı ve Güney Cephe Komutanlıkları kurulmuştur. Ayrıca askeri ve diplomatik atamalar, vilayet görevlendirmeleri yapılmış, askeri birliklerin görev ve sorumluluk bölgeleri belirlenmiş, seferberlik ve savaş dönemi plan hazırlıklarına geçilmiştir.
Millî Mücadelenin tek elden ve tek otorite ile yürütüldüğü bu dönemde yarbaylığa terfi eden Nazım Bey, Batı Cephesi Komutanlığı emrinde yararlıklar göstermiş, I. ve II. İnönü Savaşları'nın kazanılmasında önemli bir rol oynamış, bu savaşlarda yaralanarak gazilik unvanıyla onurlandırılmıştır. Tedavisi bittikten sonra izin süresini kullanmayarak tekrar cepheye dönmüş 4 Nisan 1921’de Aslıhanlar, 12 Nisan 1921’de Dumlupınar, 10 Temmuz 1921’de Kütahya-Eskişehir Muharebeleri’nin tümen komutanı olarak sayısız başarıya imzasını atmıştır.
Kütahya-Eskişehir Muharebeleri sırasında Yumruçal sırtları ateş hattında ilerlerken, pusudaki Yunan müfrezesinin açtığı ateş sonucu ağır yaralanarak getirildiği Kütahya Çöğürler Tren İstasyonunda 15 Temmuz 1921 günü, 35 yaşında şehit düşmüştür.
Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle naaşı, Ankara'ya sevk edilerek Ankara Şehitliği'nde toprağa verilmiş, Meclisin 16 Temmuz 1921 tarihli kararıyla Albaylığa (Miralay) terfi ettirilmiş, hayattaki tek yakını annesine şehitlik ve yetimlik maaşı bağlanmıştır. Eminim ki Aydın Büyük Şehir Belediyesi de İstanbul, Bolu, Kütahya ve İzmir Büyükşehir Belediyeleri gibi gereğini yapacak, yüreği vatan ve ulus sevgisiyle dolu “Köşk Cephe Komutanı Şehit Miralay Nazım” ismini ebediyete kadar yaşatacak bir karar alacaktır.
Alper UZUNGÜNGÖR
***
Kaynakça:
(i)Dr.Selim Erdoğan, Vatandan Başka Sevgili Bilmeyenler, Makale, Erişim Tarihi: 02.12.2024, (https://harpcografyasi.com),
(ii)Türk İstiklal Harbi’ne Katılan Alay ve Tugay Komutanlarının Biyografileri, c.2, Gen. Kur, 2010.
(iii)İhsan İdikut, “İdeal Komutanlarımızdan 4.Fırka Kumandanı Miralay Şehit Nazım Bey” Şirketi Mürettibiye Basımevi, 1952.
Dipnotlar:
[1]1902 yılından itibaren Erkanı Harbiye (Kurmay Okulu) Mektebinde “çok iyi” derecede başarı sağlayanlara “kurmay”, “iyi” derecede bitirenlere “mümtaz” unvanı verilmiştir.
[2]Merkezi Aydın’da bulunan 57.Tümenin Söke’de, Aydın’da ve Muğla’da taburları, Antalya’da ise alayı bulunmaktaydı. Aydın’daki 175. Piyade Alayı ise eşkıya takibi ile uğraşmaktaydı.
[3]Subay ve askerlerimizin bakiye kemikleri, 1936’da Karga Tepesindeki mezarlıktan alınarak Yeni Mezarlık'a yapılan askeri şehitliğe nakledilmiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder